Sonuç Trump’ın zaferi değil, daha çok Clinton’un yenilgisiydi

ABD seçimlerini Trump’ın kazanacağını Mart ayında yayınladığı “sosyal kontrat bozuldu” adlı makalesi ile tahmin eden Saxo Bank’ın Baş Ekonomisti ve CIO’su Steen Jakobsen, bu sonucun Trump’ın zaferinden çok Clinton’ın aldığı bir yenilgi olarak kabul edilmesi gerektiğini söyledi.

saxo-bank-bas-ekonomisti-cio-steen-jakobsen

Brexit’teki gibi, ABD oylamasının da asla kişilikler veya sorunlarla ilgili olmadığının altını çizen Saxo Bank’ın Baş Ekonomisti ve CIO’suSteen Jakobsen, “Eğer “sorunlar” ABD seçmenleri için bir şey ifade etseydi, ne Clinton ne de Trump Kasım’da parti aday listesinde olmazdı. Donald Trump gibi birisinin Cumhuriyetçi partiyi seçimlere götürmüş olması bunun kişiyle ve politikayla hiçbir ilgisi olmadığının, her şeyin Amerikalıların, bir stratejistin dediği şekilde, “ruhsuz bir politik makineden” kaçma ihtiyaçlarıyla ilgili olduğunun kanıtıdır” dedi. Jakobsen, tüm dünyada şaşkınlık yaratan seçim sonuçlarını şöyle değerlendirdi:

“Bir zamanlama hatası olarak nitelendirilebilecek bir nedenle, ABD seçim sonuçlarını Moskova’daki Raddison Ukraine otelinde, Rusya’nın başkentindeki en favori yerimde seyretmek zorunda kaldım. Putin dostu ve bir Trump destekçisi olarak adlandırılma riski pahasına, dönüm noktası olan ABD seçimi sonrasındaki kendi kişisel analizimi yazmaya karar verdim. Kayıtlara geçmesi için, 8 Kasım oylamasına yaklaşırken belirttiğim görüşlerim önemli ölçüde doğru çıktı… Aslında bu sonuç Trump’ın zaferi değil, daha çok Clinton’un yenilgisiydi. Kimin kazanacağı ve ideolojilerinin ne olduğu hakkında yüzde 100 bağımsız olmaya, bir insanın olabileceği kadar yakınım. Benim sorumluluğum neler olduğunu anlamak. Şimdi aşağıda o sorumluluk reddine yer verilmişken, benim bu ABD seçiminden çıkardığım basit sonuçlar nelerdir, onları anlatacağım”.

Oylama, sorunlarla ilgili değildi

“Brexit’teki gibi, ABD oylaması da asla kişilikler veya sorunlarla ilgili değildi. Eğer “sorunlar” ABD seçmenleri için bir şey ifade etseydi, ne Clinton ne de Trump Kasım’da parti aday listesinde olmazdı. Donald Trump gibi birisinin Cumhuriyetçi partiyi seçimler götürmüş olması bunun kişiyle ve politikayla hiçbir ilgisi olmadığının, her şeyin Amerikalıların, bir stratejistin dediği şekilde, “ruhsuz bir politik makineden” kaçma ihtiyaçlarıyla ilgili olduğunun kanıtıdır. Sonuçta, Hillary Clinton düpedüz seçilemezdi. Her çeşit etnik tabanlı, cinsiyete özgü veya çok özel politik alanlarla ilgili özel çıkar gruplarına hitap etmek üzere tasarlanmış 1 milyar dolarlık bir kampanya yürüttü. Trump’ın kampanyası ise aksine, esas olarak Twitter hesabından (ve çok sayıdaki takipçisinden) oluşuyordu! Evet, doğru: kendisinin Twitter hesabından (sorumluluğun reddi amacıyla, benim şahsen uzun pozisyonlu TWTR hissem var). O halde, birinci sonuç oldukça moral verici; daha fazla para harcamak size ne oy satın alabilir, ne de dürüstlük.”

Medya ve mesaj

“Trump, görünüşe göre kışkırtıcı karakterine rağmen, kendisini belirli gruplar yerine, Amerika’ya bir bütün olarak inanan bir adaya dönüştürmeyi başardı. New York Times da dahil olmak üzere, birçok gazete Trump’ın politik doğruluk normlarını nasıl alçalttığını, küçük gördüğünü ve açıkça hiçe saydığının detaylarına sayfalarca yer verdiler, yine de o anketlerde yükselmeye devam etti. Eğer bu da medya ve politika stratejistlerinin iki kez düşünmesini sağlamıyorsa, ne sağlayacak? O halde pozitif sonuç, gelecekte “başkan olma yol haritasının”, hem açıkça hem de üstü kapalı olarak, bütün Amerika’nın başkanıolma arzusu ile ilgili olması gerektiği midir? Bir hedef grup tarafından onaylanmış bir kurgu yerine, gerçek bir kişi olmak mıdır? Bu, Amerika’yı güçlü yapan şeye odaklanmayı ve belirli alt-grupların ihtiyaçları ve dertlerini daha az vurgulamayı mı gerektiriyor? Gerçekten böyleyse, o zaman ABD siyaseti küllerinden doğmaya hazır demektir. Eğer durum gerçekten buysa, o zaman da Amerikalıların ilk önce Amerikalı olmaları, ondan sonra bir azınlığın veya belirli bir çıkar grubunun üyesi olmaları gerekir, fakat on yıllar boyunca bunun hep tersi oldu. “

Fırsat eşitliği

“Eğitime, işe ve refaha eşit erişim sadece ABD’nin değil, dünyanın bütün ülkelerinin de başarısını belirleyecektir. Herkesin “aynı şeylere sahip olması” gerektiği gibi büyük bir yanlış anlama var… Hayır, böyle bir ihtiyacımız yok! İhtiyacımız olan şey eşit erişimdir. Benim görüşüme göre, bunda Amerika açıkça geride kalıyor, çünkü ruhsuz politik makine daha büyük bir soruna, işe, eğitime ve bir geleceğe erişimde eşitsizliğe odaklanmak yerine kayırmalara odaklanıyordu. Her yıl makro ve politika üzerine yüzlerce konuşma yapıyorum ve her zaman dikkat çekmeyi sevdiğim bir şey var: ekonomi, biz ekonomistlerin onu aşırı karmaşık göstermeye çalışmamıza rağmen, gerçekten çok basittir. Büyüme ve refah iki ana kanaldan gelir: demografik veriler (refahtan çok büyüme) ve üretkenlik. Artık parasal ve mali politikalar tükendiğine göre, üretkenliği artırma kabiliyetine sahip olmak mevcut düşük büyüme ortamından kurtulmanın yegâne gerçek yoludur. Bu gerçekliğin güzel yanı, üretkenliği yukarı doğru zorlamanın tek yolunun insanları daha akıllı hale getirmek olduğu gerçeğinde bulunur. IQ ile üretkenlik arasında yüzde 80’den büyük bir korelasyon vardır. Dünyadaki en zengin ülkeler daha üretken olan daha iyi eğitimli nüfuslara sahiptir.”

“O halde sonuç, eğitime, araştırmaya ve insana yatırım yapmak! Bunu bir anlığına düşünün…Bu, ruhsuz politik düzenlememizin şu anda yaptığı şeyin tam tersidir. Bütün bunların ikinci kısmı daha da ilginçtir. PayPal kurucu ortağı Peter Thiel’in klasik kitabı “Sıfırdan Bire”de dediği gibi: Makro seviyede, yatay ilerleme için tek sözcük küreselleşmedir – bir yerde işe yarayan şeyleri alıp her yerde işe yarar hale getirmek. Çin küreselleşmenin paradigmatik örneğidir; 20 yıllık planı Amerika Birleşik Devletlerinin bugünkü hali gibi olmak. Çinliler gelişmiş dünyada işe yarayan her şeyi açıkça kopya ettiler: 19. yüzyılın demiryolları, 20. yüzyılın klimaları ve hatta şehirlerini. Bu yolda birkaç adımı atlamış olabilirler – örneğin, sabit hatları kurmadan doğrudan kablosuz teknolojiye atlamak gibi – fakat yine de kopya ediyorlar. Dikey, sıfırdan bire ilerleme için tek sözcük ise teknolojidir. Son on yıllarda bilişim teknolojisinin hızlı ilerleyişi Silikon Vadisini genel olarak ‘teknolojinin’ başkenti haline getirdi. Fakat teknolojinin bilgisayarlarla sınırlanması için hiçbir neden yok. Doğru anlaşılan şekliyle, işleri yapmanın her türlü yeni ve daha iyi yolu teknolojidir.’

Dikey ilerleme

“Bu sonraki seviyedir. Brexit oylaması ve Donald Trump’ın seçilmesi küreselleşme, ticaretin çift antitezine ve teknolojinin dikey boyutundan yoksun olduğu için “yatay” ilerlemenin bitmeyen uzamasına karşı çıkan 1989 “Berlin Duvarı” jenerasyonunun bir protestosuna damgasını vurdu. Elbette, teknoloji ekseni olmadan eğitim, bilgi ve nihayetinde büyüme kötüye gitti. Günümüzün yanlış yönlendirilen makro politikaları teknolojiyi göz ardı ederek kendi içinde bir amacı olan küreselleşmeye odaklanıyor, ya da benim formülüme, üretkenliğe geri dönüyor. Makro anlamda ileriye gidiş basittir; bir anayasal hak olarak herkese eşit erişim sağlamamız, ortalama eğitim seviyelerine odaklanmamız ve küreselleşmenin iyi yanlarını teknolojinin ana dikey ekseni ile birleştirmemiz gerekiyor. Sadece bu şekilde daha fazla insan daha düşük fiyatlarla ve daha fazla üretkenlikle büyümeye erişim elde edebilir. Bugün, Çin’in üretkenliği ABD’nin yüzde 20’sinden az. Bu, Pekin’in bir borç sarmalını önlemesinin tek yolunun üretkenliği serbest bırakması olduğu anlamına geliyor. Dolayısıyla, yakın zamanda Çin’in cari dengesindeki açılma, SDR kur sepetine girişi ve yabancıların bir zamanlar “Kızıl Çin” finansal araçları olan araçlara erişimine izin vermesi anlamına da geliyor.Aynı şekilde, Afrika’nın kayıp ekonomileri de, kendisi de hâlâ var olan cep telefonu ağı üzerinden ulaşılabilecek eğitim yoluyla, online hale gelebilir; bunlar Sahra altı Afrika’da banka hesaplarından daha yaygın durumda! Yenilikçilik ve teknoloji elektrik depolama sorunlarını çözecek, evren hakkındaki müşterek anlayışımızı geliştirecek ve hem pratik, hem de teorik anlamda diğer temel değişimlere yol açacaktır. Bu, ne onu tasarladığımız için, ne de istediğimiz için olacak… Ona ihtiyacımız olduğu için olacak. Değişim ancak gerçekten ihtiyaç duyulduğunda gelir.”

Ayak bağı

“Salı günkü ABD oylaması bozulmuş ve ruhsuz bir politik makineden kurtulmak için bir ilk adımdı, fakat üretkenliğe odaklanma ve eşzamanlı olarak insana yatırım ancak bir krizle gelecektir. Trump ve yandaşları onun yönteminin, işadamı yönteminin ABD’nin büyüme yönünü değiştirebileceğini sanıyorlar. Değiştirmeyecektir, fakat eski, ruhsuz modelin hurdaya çıkması bu seçimin kendine özgü armağanıdır, Trump’ın kendi politik fikirlerinin değil. Bir ekonomik refah beklentilerine karşın, ABD’de resesyon hâlâ olası. Daha yüksek getiriler (Trump’ın seçilmesinin gerçek sonucudur) ABD’nin büyümesinden geriye ne kaldıysa öldürecektir, çünkü sadece politik sistem değil, birçok ABD şirketi de sıfırı tüketiyor. Oyun sonrası analizime gelirsek, bu oylama ile kültürel ve politik epifenomenlerinin dürüst bir şekilde okunması ana akım medyanın kibrini kıracaktır ve kırmalıdır. Seçim yayınlarını CNN’den – veya gelecekte isimlendirileceği şekilde “Clinton Haber Ağı” – seyrettim ve gerçekten de utanç vericiydi! Moskova’da bulunan propaganda istasyonu Russia Today bile bunların yanında dengeli bir haber kuruluşu gibi kaldı ki, bu ABD’nin kayda değer sözde gazete ve ağları için gerçekten övünç duyulacak bir karşılaştırma değil. ABD liberal eliti şimdi yozlaşmış oy verme işlemi iddialarını bahane ederek oyların yeniden sayımı için çağrı yapıyorlar – sıkça ifade ettikleri yenilgiye uğramış bir Trump’ın da aynı şeyi yapacağı fikrinden son derecede ironik bir ani dönüş. Belki de artık herkes için başlıklardan ve haber sunucularından uzaklaşma ve bunun yerine şimdiye kadar yazılmış en güzel belgelerden birisi olan ABD anayasasını selamlama zamanıdır. Belki de Amerikalılar için ülkenin heyecan verici ulusal marşını yazmış olan Francis Scott Key’in sözcüklerini önemseme ve ABD’yi gerçekten “özgür insanların ülkesi ve cesurların evi” yapma zamanıdır.”

ekovizyon.com.tr

Facebook Comments

POST A COMMENT.