“Fransa’da Tüm adaylar ‘sisteme karşı’ ancak hepsi de yıllardır bunun bir parçası”

Saxo Bank Makro Strateji Müdürü Christopher Dembik, Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerini değerlendirdi. Fransa’nın şu anki politik ufkunu özetleyen ünlü analist, “Tüm adaylar ‘sisteme karşı’ ancak hepsi de yıllardır bunun bir parçası” dedi.

Saxo Bank Makro Strateji Müdürü Christopher Dembik Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerini değerlendirdi. Sosyalist partinin başkanlık ön seçimlerindeki kazananı Benoit Hamon (güçlü çevresel değerler, evrensel temel gelir yanlısı ve haftada 34 saatlik çalışma) olduğunu söyleyen Dembik, “Benim görüşüme göre, Fransız Sosyalist Partisi Yunanistan’daki PASOK’un yolundan gidiyor (politik ötekileştirme, ideolojik kriz, güçlü aşırı sol partiye karşı). Yenilen eski başbakan Manuel Valls’ın destekçilerinin önümüzdeki haftalarda Emmanuel Macron’a katılması muhtemel. Bu durum Macron için pozitif olmayacaktır çünkü sol taraf adayı olarak (sağcı da solcu da olmadığını belirtse de) ve Hollande’in politik mirasçısı olarak görünebilir” dedi. Ünlü analist görüşlerini şöyle sürdürdü:

Fransa’nın şu anki politik ufkunu özetlersek:

  • -Çok açık seçim (ideolojik geçiş, kimse cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda Le Pen’e karşı kimin yürüyeceğini tahmin edemez)
  • -Tüm adaylar “sisteme karşı” ancak hepsi de yıllardır (onlarca yıldır!) bunun bir parçası
  • -Ekonomi politikası açısından üç aşırı sol parti var (Mélenchon & Front de Gauche = anketlerde %12 ve 15 arasında; Hamon ve Sosyalist Parti = cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turunda muhtemelen 5. sırada; Le Pen & Front National = önde giden). Nüfusun serbest ticarete karşı olan ve bunun eşitsizliğe yol açtığını düşünen (oysa gerçekten böyle değildir) büyük bir kısmına hitap ediyorlar (fakirler ve orta sınıf). Aslında Fransa’da nüfusun en zengin %1’lik kesiminin gelirdeki payı 1920’nin başındaki %28’den günümüzde %8’e inmiştir.
  • -Globalleşme sürecini destekleyen iki liberal parti (François Fillon & Les Républicains = Thatcher tarzı önlemler; Emmanuel Macron & En Marche = ekonomik program Mart’ta açıklanacak ama beklendiği kadar iddialı olmayacaktır. Örneğin, muhtemelen yasal çalışma sürelerini ele almayacaktır, oysa Macron bakanken haftalık 35 saatlik çalışmaya karşı duruşunu göstermişti). Her iki parti de aynı zorlukla karşı karşıya: Fransa’nın unutulan kırsal kesimindeki seçmenlerin desteğini almak çok zor olacaktır. Fillon şehirli yaşlılara ve /veya burjuvaziye hitap ediyor. Macron, Erasmus nesline hitap ediyor: şehirli kesim, nispeten genç, globalleşmeden faydalanan. Kazanmak istiyorlarsa seçim tabanlarını genişletmek zorundalar, çünkü Fransa’da yeni cumhurbaşkanının kırsal kesimdeki seçmenlerin kalbini kazanması gerektiğini biliyoruz. Bu, Le Pen için inkar edilemez bir avantajdır”.

Le Pen etkisi:

“Giderek daha çok yatırımcı Le Pen’in cumhurbaşkanı seçilmesini fiyatlandırıyor (Fransız tahvilleri geçen Ağustos’tan bu yana 32 puan yükseldi!). Bana saf diyebilirsiniz ama 2017 seçimlerinde bu senaryonun gerçekleşeceğinden şüpheliyim. %50’lik oy eşiğini aşmaya yetecek desteğe sahip değil. Cumhuriyetçi taraf (Le Pen hariç herkes) 2002’den daha zayıf durumda ama sol seçmenlerin Le Pen’in cumhurbaşkanlığını önlemek için sağa oy verme konusunda hiç vicdan azabı duymayacağı kesin”.

Son olarak, gitgide daha çok kişinin korktuğu siyah kuğu: başkanlık seçimi ikinci turunda Mélenchon (aşırı sol) ve Le Pen.

Facebook Comments

POST A COMMENT.