Türkiye ‘den manzaralar

Cumhuriyet döneminde Türkiye çok kötü hükümetler, çok yanlış icraatlar gördü, darbe dönemleri yaşadı. Ancak, Cumhuriyet hiç bu kadar hırpalanmamış, ihanet hiç bu kadar ileri gitmemişti.

TARAFSIZLIK BİTİRİLDİ

Devletin istisnasız bütün kurumları, yerle bir edilmiş, amacı dışına çıkarılmış ve AKP’nin karanlık düzeninin bir parçası haline getirilmiş durumdadır. Elle tutulur, kabul edilir hiçbir şey kalmadı. Toplumsal çürümenin her gün çok acı, çok sarsıcı sonuçlarıyla karşılaşıyoruz. Sokaklar kaynıyor. Ülkelerin bu durumlara karşı önceden alınmış tedbirleri vardır. Birlik beraberliği sağlayacak kurumlar oluşturulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti devlet yapılanmasında, bu kurumların en başında Cumhurbaşkanlığı gelir. Bu sebeple Anayasa Cumhurbaşkanına çok özel yetkiler vermiş, çok açık görev tanımlamaları yapmıştır. Tarafsızlık kuralı bunların en başındadır.
Peki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasa ne diyor?
Anayasa’nın 101’nci maddesi, “Cumhurbaşkanı seçilenin,varsa partisi ile ilişiği kesilir” diyor. 103’ncü maddedeki yeminin son cümlesi, “Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi TARAFSIZLIKLA yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine andiçerim.” şeklindedir. 104’ncü madde, “Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir.” diye başlar.

ANAYASA GÖZGÖRE GÖRE İHLAL EDİLİYOR
Geçen kısa zaman içinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Anayasanın bu açık ve okuma yazma bilen herkesin okuyup anlayabileceği kadar kesin olan hükümlerine uymamış ve uymayacağını göstermiştir. Partisi ile ilişiğini kesmediği gibi, neredeyse her gün AKP’nin genel başkanı gibi hareket edip, oy istiyor. Devletin başı olmak yerine AKP’nin başı olup seçim beyannamesine yön veriyor. Türkiye Cumhuriyetinin ve Türk milletinin birliğini temsil etmek yerine, AKP’nin varlığını ve devamını her şeyin önüne geçirip 400 milletvekili istiyor. Anayasayı uygulamak yerine, yerle bir ediyor ve hiçbir kural tanımıyor. Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetmek yerine,devlet organlarının AKP’ye nasıl hizmet edeceğini düşünüyor.
SADECE SEÇİMİN ŞEKLİ DEĞİŞTİ
Bütün bunları da, “ben seçilmeden önce oturan bir Cumhurbaşkanı olmayacağımı söyledim.Beni halk seçti” diye izah ediyor.Cumhurbaşkanını halk bu Anayasa çerçevesinde seçti. “Halkın seçtiği Cumhurbaşkanı Anayasaya uymaz ve keyfine ve menfaatlerine göre hareket eder” diye bir hüküm mü var? Cumhurbaşkanı seçim şekli, mecliste çıkan krizleri aşmak için yapıldı.Bunun dışında yeni yetki verilmedi. Önceki Cumhurbaşkanları için yetki neyse, şimdi de odur.
MÜDAHALE KAOS GETİRİR
Bütün kurumlar gibi, özel bir önem olan Cumhurbaşkanı makamı da siyasallaştırılmış ve AKP’nin arka bahçesine dönüştürülmüştür.Bunun hem içeride, hem dışarıda ülkenin itibarına vereceği büyük zararların yanında, çok ağır sonuçlarının çıkması kaçınılmazdır. Nitekim,Cumhurbaşkanının her müdahalesi büyük sıkıntılar, hatta kaos getirdi. Erdoğan konuşup müdahale ettikçe dış itibarımız daha çok sarsılıyor, daha çok kararıyor. MİT gibi devletin en hayati kurumunu dahi tartışmalı hale getirip,siyasetin girdabına soktular.Merkez Bankası üzerindeki baskının ne tür sonuçlar verdiğini gördük. Kurumu ve başkanını vatan hainliği ile suçladı. Cumhurbaşkanının müdahaleleriyle dolar kontrolden çıktı. Sonra da dönüp “ben mi düzelteceğim, Merkez Bankası düzeltsin” diyerek, işin içinden çıktı.Bedelini millet ödedi ve hala ödüyor.

ÜLKENİN GELDİĞİ YER.. BELİRSİZLİK!..
AKP ile 13 yılda toplumun geldiği yer, kaos, belirsizlik, çatışma, tahammülsüzlük, ve cinayetlerdir. Ülkenin geldiği yer, bölünme, çatışmadır. Bunu artık kendileri de saklayamıyorlar. Nasıl bir çürümenin yaşandığını ve bunu örtmek ve gizlemek için de milletin aklıyla nasıl alay edildiğini haram havuzunun medya organlarındaki yanaşma ve beslemelere bakınca çok daha iyi anlıyorsunuz. Öyle şeyler söylüyor ve milletin de bunlara inanmasını bekliyorlar ki, “pes artık” demekten kendinizi alamıyoruz. Bunları dinlesek zannederiz ki, bu ülkede 17-25 Aralık hiç yaşanmadı. Ayakkabı kutularından dolarlar fışkırmadı. PKK ile şeref masaları kurulmadı.Yarın Erdoğan çıksın, başkanlık sisteminden vazgeçtiğini, PKK ile kurulan şeref masalarını yıktığını söylesin, tamamı başkanlık düzeninin nasıl bir felaket olduğunu söyleyip PKK’ya savaş açılmasını savunurlar.
Her şey milletin gözleri önünde yaşanıyor. AKP’nin tıkandığını, bittiğini aslında Erdoğan’da görüyor. Başkanlık dayatmasını bunun üzerine kuruyor. Bu zihniyet var oldukça, sistem ne olursa olsun baskı,tehdit, yalan, ve ihanetin daha da ileri gitmesinden başka değişen hiçbir şey olmayacaktır.

Facebook Comments

POST A COMMENT.