Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) ve Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı işbirliğinde yürütülen dev bir operasyonla, Türkiye’nin önde gelen holdinglerinden Can Holding’e bağlı 121 şirkete el konuldu. Holdingin sahibi olan Mehmet Şakir Can ve Kemal Can hakkında yakalama kararı çıkarılırken, operasyonu önceden haber alarak yurt dışına kaçtıkları iddia edildi. Gözaltı kararı verilen diğer isimlerden biri olan Kenan Tekdağ ise evinde gözaltına alındı. Suçlamalar arasında “suç örgütü kurmak”, “nitelikli dolandırıcılık”, “vergi kaçakçılığı” ve “kara para aklama” gibi ciddi başlıklar bulunuyor.
Operasyonun odağında, holdingin medya ayağında yer alan Habertürk ve Show TV gibi kritik kuruluşlar da bulunuyor. Aralık 2024’te Ciner Grubu’ndan satın alınan bu medya organları dahil olmak üzere, Doğa Koleji, İstanbul Bilgi Üniversitesi, Energy Petrol ve Golden Hill otelleri gibi ülkenin dört bir yanında faaliyet gösteren dev şirketler, TMSF (Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu) yönetimine devredildi. TMSF’den yapılan açıklamada, tüm şirketlerin basiretli bir tacir anlayışıyla yönetileceği ve işleyişin aksamadan sürdürüleceği vurgulandı.
MASAK raporları ve savcılık açıklaması soruşturmanın boyutlarını ortaya koyuyor
Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturmaya ilişkin detaylı bir açıklama yaparak operasyonun perde arkasını aydınlattı. Açıklamaya göre, Can Holding bünyesinde organize bir suç yapılanması kurulduğu, bu örgüt aracılığıyla haksız kazançlar elde edildiği ve bu gelirlerin aklandığı tespit edildi. Soruşturmanın temelini oluşturan MASAK raporları, holding şirketleri üzerinden kaynağı belirsiz, yüklü miktarda para girişlerinin yapıldığını gözler önüne serdi.
Rapora göre, bu paraların izini kaybettirmek için farklı şirketler arasında karmaşık transferler gerçekleştirildiği, faturasız işlemler ve sahte belgeler düzenlenerek vergi yükümlülüklerinin azaltılmaya çalışıldığı belirlendi. Ayrıca, ticari faaliyeti olmayan şirketlerde dahi nakit sermaye artırımları yapılarak, bu artırımların ortaklara borçlar hesabı üzerinden gösterildiği ve Varlık Barışı Kanunu’nun amacına aykırı şekilde suçtan elde edilen gelirin sisteme sokulduğu iddia edildi.
Savcılık açıklamasında, suç örgütünün liderliğinin Mehmet Şakir Can ve Kemal Can tarafından üstlenildiği ve denetim mekanizmalarından kaçmak amacıyla aynı faaliyet alanında çok sayıda paravan şirket kurulduğu ifade edildi. Şirketlerin yönetim kurullarının sık sık değiştirilerek hukuki sorumluluğun dağıtılmaya çalışıldığı da belirtildi.
Suç gelirleri stratejik sektörlere akıtıldı
MASAK raporları, suç örgütünün sadece haksız kazanç elde etmekle kalmayıp, bu yasadışı gelirleri ülke ekonomisinin stratejik sektörlerine yönlendirdiğini de ortaya koydu. Açıklamada, örgütün nitelikli dolandırıcılık ve kaçakçılık gibi öncül suçlardan elde ettiği gelirlerle medya, eğitim, finans ve enerji gibi alanlarda şirketler satın aldığı, hisse devirleri yaptığı ve bu yolla hem ekonomik gücünü artırmayı hem de kamuoyu nezdinde meşru bir itibar kazanmayı hedeflediği belirtildi.
Savcılık, bu mali hareketlerin bütüncül bir değerlendirmesi sonucunda, şüphelilerin yasadışı yollarla elde ettikleri kazançları akladıklarını ve bu sayede ekonomik hayatta sahte bir güç ve itibar elde etmeye çalıştıklarını tespit ettiklerini duyurdu. Yapılan operasyonla kamu düzenini ve mali sistemi zedeleyen bu eylemlere karşı kararlı bir duruş sergilendiği ve adli sürecin şeffaf bir şekilde yürütüleceği belirtildi.
Bilgi Üniversitesi ve Doğa Koleji’nde eğitim kesintisiz devam edecek
Operasyonun en dikkat çekici detaylarından biri, holdinge ait eğitim kurumlarının akıbeti oldu. İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Doğa Koleji gibi milyonlarca öğrenci ve öğretmeni ilgilendiren kurumlar da operasyon kapsamına alındı. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erol Özvar, öğrencilerin ve eğitim personelinin endişe etmemesi gerektiğini belirterek, İstanbul Bilgi Üniversitesi’ndeki eğitim ve öğretim faaliyetlerinin kesintisiz olarak devam edeceğini açıkladı. Özvar, tüm gelişmeler hakkında kamuoyunun bilgilendirileceğini de sözlerine ekledi. TMSF’nin de benzer bir açıklama yaparak, eğitim kurumlarının “kamu sorumluluğu bilinciyle” yönetileceğini belirtmesi, bu alandaki endişeleri gidermeyi amaçlıyor.
Operasyonun bir diğer önemli boyutu da, Can Holding’in medya sektörüne girişi oldu. Aralık 2024’te Turgay Ciner’den Habertürk ve Show TV hisselerini satın alarak dikkatleri üzerine çeken Can Grubu, bu devir işleminin üzerinden henüz bir yıl bile geçmeden yasadışı faaliyetlerle anılmaya başlandı. O dönem yapılan açıklamada, medya yatırımlarının Kenan Tekdağ liderliğinde yürütüleceği belirtilmişti. Bugün ise Tekdağ, operasyon kapsamında gözaltına alınan isimler arasında yer alıyor. Bu durum, holdingin medya sektörüne girişinin ardındaki finansal kaynaklar ve motivasyonlar hakkında soru işaretleri doğuruyor.
Can Holding’e yönelik bu dev operasyon, Türkiye’nin mali sistemine ve vergi adaletine karşı işlenen suçların ne kadar büyük boyutlara ulaşabileceğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Soruşturma, firari olan Can kardeşlerin yakalanması ve el konulan şirketlerin yönetimiyle ilgili yeni gelişmelerle gündemdeki yerini korumaya devam edecek gibi görünüyor.










