Cam filmini tartışan medya ile Financial Times hiç aynı olur mu?

Adnan Ateş’in yorumu;

“Şahsi araçlarda cam filmi olmalı mı olmamalı mı yorumları ile meşgul olan yerli yayınların yorumları bu tür kriz anlarında maalesef taraftar bulmuyor. Hatta kimseye inandırıcı bile gelmiyor.”

Dolar son zamanların en üst seviyesinde. 22 Kasım 2017 tarihi itibarı ile 3.98’i gören dolar ile birlikte birçok sektörün etkilenmesi söz konusu. Başta tekstil, ihracat ve dolara endeksli diğer sektörler olmak üzere bir etkilenme gözle görülmese de tırmanışın sürmesi halinde kötü haberler almamız an meselesi.

Türkiye’nin gündemi her zaman ki gibi çok yoğun. Başta İran uyruklu Türk vatandaşı Rıza Zerrab davası olmak üzere birçok konu başlığı sıralayabiliriz. Dolar manipülasyonu diyenlerde ile aslında doların artmadığını TL’nin değer kaybına uğradığını söyleyenlerde var. Siyasi cenahlar karşılıklı olarak birbirini suçlamak ile meşgul. Geçmiş  dönemlerden verilen örnekler ile yapılan suçlamaların hiç birisi maalesef doların ateşinin söndürmeye yetmiyor. Tüm bunlar olurken İngiliz gazetesi olan Finacial Times gazetesinin Türkiye’de ki dolar kuru ile ilgili yorumu daha çok rağbet görüp Twitter’da Trend Topic (TT) oldu bile.

 “TL’nin değer kaybı sürecek. Gelişmekte olan ülkeler arasında en fazla değer kaybeden para  birimi TL; düşüş sürecek” yorumunda bulunan gazeteye tepkiler TT seviyesinde. Her ülkenin her iktidarın politik ve finansal algılar ile yönetildiğini unutmamak lazım. Bunu yayın organları ile yaparlar. Önce algılar yapılır sonra fiziki operasyonlar. Ülkemiz dahil olmak üzere tüm coğrafyalarda aynı durum söz konusudur. Financial Times gazetesinin bu yorumuna çok fazla şaşırmamak lazım. Dünya üzerinde politik operasyon etkisi çok fazla olan İngiltere menşeili bir gazete olduğu için basın yayın yolu ile yapılan yayınlarda politik operasyonlar gibi etkileyici olabiliyor. Batılı yayın organlarının yorumları ülkede tartışmaları yülseltip düşürebiliyor maalesef. Bu ve benzer durumlarda ülke içerisinde etkin ve yaygın olduğunu iddia eden yayınların varlığının esamesi bile görünmezken yabancı yayınların en ufak bir yorumları kıyametler kopartabiliyor. Şahsi araçlarda cam filmi olmalı mı olmamalı mı yorumları ile meşgul olan yerli yayınların yorumları bu tür kriz anlarında maalesef taraftar bulmuyor. Hatta kimseye inandırıcı bile gelmiyor.

İngiliz gazetesi olan Financial Times gazetesini kâr amacı güden bir finans topluluk ile ilişkilendirmek çokta yetenek isteyen bir şey değil. Uzun lafın kısası bu gazeteye benzer algılar her zaman oldu ve olmaya da devam edecek.

İşin ilginç tarafı gazetenin yorumundan çok 3.98 seviyesine ulaşan doların gidişatı hiç konuşulmuyor. Çözümüne ve ateşi söndürmeye dair fikirler ortaya atılmıyor. Siyasi cenahlar hep karşılıklı suçlamalar ile konuyu halletmeye çalışıyorlar. Doların bu seviyesine karşı alınması gereken tedbirleri konu alan öneriler adı geçen gazeteye göre daha az konuşuluyor sosyal mecralarda. Yorumlarda  emperyal devletlerin olduğundan tutun da her krizde olduğu gibi bir Yahudi parmağı aramak alışkanlığı daha çok kendisini göstermiş durumda. Takipçilerine ‘Sabrı’ tavsiyesinde bulunanları da unutmamak lazım.

Kim ne derse desin bankaların bankası Merkez Bankası faiz arttırmaya zorlanıyor. Faizlerin artması demek konut kredisi, taşıt kredisi ve nakit kredisi kullananlar daha fazla faiz ödeyecekler. Yani ihtiyaç sahiplerinin aylık ödemeleri gereken tutardan daha fazlasını ödeyecekler. Bahse konu ödemeleri yapmak zorunda olan kredi kullanıcıları diğer gider kalemlerinde doğal olarak kısıtlamaya gidecekler. Şirketlerin alım gücü, istihdam etme oranları düşerken, bireylerin tüketim alışkanlıkları ve tüketim harcamaları da buna paralel seyir edecek. Piyasalarda hareketlilik yerini durgunluğa terk edecek. Buna da kısaca ‘Kriz’ diyorlar.

Dolar değer kazanığında altının gram veya ons fiyatının inmesi beklenir. Aslında bu yıllardır finansal okur yazarlığı çok iyi olmayan bireylerin en çok hata yaptıkları noktadır diyebiliriz. Dünyada altın fiyatları durur veya geriler ama Türkiye’de altın fiyatını dolar yükseltiyor maalesef. Bunu da böyle kabul etmek lazım.

Türkiye’ye yönelik batı kaynaklı bir sıkıştırma operasyonu olduğunu iddia edenler  olduğu gibi tüm suçu mevcut hükümete yükleyenlerde var. Karşılıklı suçlamalar devam ediyor.

Financial Times gazetesi, “ABD ile gerilim ve Merkez Bankası’na yönelik endişeler Türkiye’de yatırımcıları korkuttu” yorumu ile tansiyonu arttırıcı yorumları yaptı. Bu yorumlardan sonra yatırımcının tavrının ne olacağını ilerleyen süreçlerde hep birlikte göreceğiz. Toparlanma ve TL’nin değer kazanmasına dair piyasaların beklentisi her zaman olduğu gibi bu dönemde de var. Hatta daha çok var. Hükümetin nasıl bir yol izleyeceği ve ne tür bir strateji ile sorunu aşacağı ise merak konusu.

Ekonomiye dış müdahale hiç bu kadar kendisini kamuoyuna hissettirmemişti. Kamuoyu beklenenden daha fazla konu ile ilgili. Çözüm yolu önerenlerden daha fazla suçlayıcı yorumlar yapan kitlenin daha fazla olduğunu görebiliyoruz. Siyasi tansiyonun hiçbir zaman durmadığı ülkede durum bu: Dolar tırmanmaya devam ediyor.

22 Kasım 2017 / ekovizyon.com.tr

 

 

 

 

Facebook Comments

POST A COMMENT.