Üniversitede skandal atama: Mevzuat yok, yetki yok ama makam var!
Türkiye’de sahte diploma tartışmaları sürerken, Munzur Üniversitesi’nde yaşanan yeni bir skandal akademik etik ve kamu yönetimi açısından endişe verici bir tabloyu gözler önüne serdi. Üniversite Rektörü Prof. Dr. Kenan Peker, eşi Ayşe Esra Peker’i mevzuatta yeri olmayan bir pozisyona atayarak “Sosyal Tesisler Koordinatörü” unvanı icat etti. Bu görev, ne YÖK kayıtlarında ne de üniversite teşkilat şemasında yer alıyor.
📌 Nefes Gazetesi’nden Tarık Işık’ın haberine göre, Ayşe Esra Peker, Fırat Üniversitesi kadrosunda görevliyken kendi talebiyle 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 40/b maddesi kapsamında Munzur Üniversitesi’ne görevlendirildi. Ancak bu madde yalnızca “ders verme ve akademik katkı” amacıyla kullanılabiliyor. Buna rağmen, akademik olmayan ve hukuki dayanağı bulunmayan bir koordinatörlük pozisyonu yaratıldı.
💰 Paranın döndüğü birime yetkisiz koordinatör
Ayşe Esra Peker’in görevlendirildiği Sosyal Tesisler birimi, doğrudan nakit akışının, konaklama gelirlerinin ve hizmet alımlarının yürütüldüğü kritik bir alan. Bu birim, üniversitenin işletme müdürlüğüne bağlı olarak çalışıyor. Ancak mevzuatta tanımlı bir yetkisi bulunmayan Peker, bu süreci fiilen “koordine” ediyor.
Üniversitenin Sosyal Tesisler Yönergesi’nde adı geçmeyen bu pozisyonun; görev tanımı, imza yetkisi, mali ve idari sorumluluğu da bulunmuyor. Hukuken tanımlı bir işletme müdürü varken, paralel bir koordinatörlük kurulması ciddi bir yönetim zaafı olarak değerlendiriliyor.
🎥 “Düzen bizden sorulur” videosu tepki çekti
Ayşe Esra Peker’in WhatsApp durumunda paylaştığı video da tepkilere neden oldu. Athena’nın “Yorulmak Olmaz” şarkısı eşliğinde yayınlanan görüntülerde, üniversiteye ait belgelerin masa, yazıcı ve dolap üzerine serildiği görülüyor. Peker videoya “Düzen bizden sorulur” notunu düşerek, fiili yetki kullanımını adeta ilan etti.
🧭 Keyfi uygulamalar ve akraba kayırmacılığına tepki büyüyor
Bu olay, üniversitelerdeki keyfi uygulamaların ve akraba kayırmacılığının geldiği noktayı gözler önüne seriyor. Akademik liyakat ve kamu kaynaklarının şeffaf yönetimi açısından ciddi soru işaretleri doğuran bu atama, yükseköğretim kurumlarında denetim mekanizmalarının ne denli zayıf olduğunu da ortaya koyuyor.
