Adalet Bakanlığı İcra İflas istatistiklerine göre, Türkiye’deki icra ve iflas dosyası sayısı rekor seviyeye ulaştı. 20 Ağustos 2025 tarihi itibarıyla mahkemelerdeki dosya sayısı 24 milyon 441 bine yükseldi. Bu artış, özellikle ekonomik sıkılaştırma politikalarının etkisiyle hem bireylerin hem de şirketlerin nakit akışında yaşadığı zorlukları gözler önüne seriyor.
Yılbaşından bu yana büyük artış
Ekonomim’den Hüseyin Gökçe’nin haberine göre, 2025 yılının başından bu yana icra dosyası sayısındaki artış 2 milyon 185 bin oldu. Sadece Ağustos ayının ilk 20 gününde ise bu sayı 232 bin 155 artarak, borç yükünün ne kadar hızlı yükseldiğini kanıtladı.

Bu veriler, artan enflasyon ve yüksek faiz oranlarının vatandaşlar ve işletmeler üzerindeki baskısını somut bir şekilde yansıtıyor. Gelirlerin giderleri karşılamakta yetersiz kalması, borçların ödenememesine ve sonuç olarak icra takibi süreçlerinin hızlanmasına neden oluyor.
2 bin TL’lik düzenlemenin etkisi sınırlı kaldı
Adalet Bakanlığı’nın UYAP kaynaklı istatistikleri, 2022 yılı sonrasında icra dosyası sayısında geçici bir düşüş yaşandığını gösteriyor. 2022’nin sonunda 23 milyon 229 bin olan dosya sayısı, 2023 sonunda 21 milyon 308 bine geriledi. Bu düşüş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Eylül 2022’de açıkladığı, 2 bin TL’nin altındaki alacakların icra takibinden çıkarılması düzenlemesinden kaynaklanıyordu. Bu düzenleme ile yaklaşık 10 milyon dosyanın sistemden temizleneceği bildirilmişti.
Ancak, bu geçici rahatlamanın ardından dosya sayısında yeniden artış eğilimi başladı. 2024 sonunda 22 milyon 256 bine çıkan dosya sayısı, 2025’in ilk çeyreği sonunda 22 milyon 985 bine, 30 Haziran itibarıyla ise 23 milyon 858 bine ulaştı.
Adalet sistemi üzerindeki yük
İcra ve İflas Kanunu’nun yeniden yazılması süreci devam ederken, mahkemelerdeki bu yığılma, adalet sisteminin üzerindeki yükü ciddi şekilde artırıyor. Dosya sayısındaki bu artış, hukuki süreçlerin daha da uzamasına, alacaklı ve borçlu tarafların yaşadığı mağduriyetlerin derinleşmesine yol açıyor. Ekonomik istikrar için hayati önem taşıyan finansal ilişkilerin sağlıklı bir şekilde işlemesi, mevcut koşullarda giderek zorlaşıyor.
Uzmanlar, bu tablonun ekonomik zorlukların yalnızca bir yansıması olmadığını, aynı zamanda ekonomik aktiviteyi yavaşlatacak ve yatırım ortamını olumsuz etkileyecek potansiyel riskler taşıdığını belirtiyor.










